Depremin Yaralarını Sarabilecek Durumda Olmak ve Kamu Maliyesi
Views: 451
Dokuz yıl akademik gerekçelerle irtibatlandığım ve 2 binin üzerinde öğrencimin ve ailesinin bulunduğu bölgede ülkemizin ve dünyanın son yüzyıldaki en büyük deprem felaketi ile karşı karşıyayız. Hepimiz şaşkın ve endişeliyiz. İyi olmalarının haberlerini alarak teselli buluyoruz.
Nüfusumuzun %16,5’i olan yaklaşık 13,5 milyon vatandaşımızın doğrudan etkilenmiş durumda, binlerce göçük altında yardım bekleyenlere karşın geniş alana yayılmış felakete aynı anda müdahale etmeyi zorlaştıran fiziki imkansızlıklar da hepimizi çaresiz bırakıyor. Canhıraş yardım gönderme telaşımızın işi daha kötüye sokmaya sebep olacak karmaşa yaratması da olası, bu nedenle sakin olmalı, koordinasyonun devletin bu konudaki birimi olan AFAD tarafından tek elden yürütülmesine destek olunmalıdır.
Depremin kısa vadeli acı sonuçları ile ilk etapta göçük altında olanlar karşılaşsa da bu etkiyi sırasıyla önce bölgede yaşayanlar, sonrasında ise tüm ülke olarak hepimiz karşı karşıya kalacağız. Depremin, insanların sağlığı, altyapı ve binaların fiziki durumuna olan etkisinin yanında sosyal, psikolojik ve ekonomik etkileri de olacak. Depremin ilk etkileri ile fedakarlık anlayışı, yavaş yavaş herkesi etkilemeye başladığında fedakarlık duygusunun sürdürülebilir olmadığı anlaşılacaktır. Bu vicdani sorumluluğundan kurtulmak isteyenler, fedakarlıkları da kendi adlarına başka birisinin üstlenmesini isteyeceklerdir. O kişi de şüphesiz devlettir. İşte zaten, devletin varlık sebeplerinin birisi de budur.
Herkes kendisini ancak güçlü bir devlet ile güvende hissedebilir. Güçlü bir devlet kavramı devletin vatandaşının tüm ihtiyaçlarını güçlü, tatminkar ve dirayetli bir şekilde karşılayabilmesi ile oluşturulabilir. Bunun için ise devletin finansal yönden güçlü olması gerektiği açıktır. Doğal zenginliği elverişli olmayan devletler gelirlerini egemenlik gücüne dayalı olarak kişilerden elde ederler ve bunlardan en önemlilerinden birisi vergilerdir. Yani, yük temelde her zaman kişilerin üzerindedir. Güçlü devlet için adil vergilendirme önemli hale gelmektedir, mali güce göre herkes az veya çok mutlaka vergilendirilmelidir. Herkesin vergilendirilmesi, hesap sorma bilincinin oluşmasını, bu da kamu harcamalarının etkin bir şekilde harcanmasını sağlar. İstisna ve muafiyetlerin sona erdirilmesi, desteklenmesi gereken kişi veya alanlara doğrudan şeffaf destekler sağlanması gerekir. Açık kaynaklar üzerinden yaptığımız hesaplamalarda, verginin zamanında tahsil edilmesi ve istisna ve muafiyetlerin kaldırılması halinde kamu harcamalarının finansmanı için borçlanmaya bile gerek kalmamaktadır.
Kamu maliyesini güçlendirmek, deprem gibi felaketlerin yanı sıra sınırlarımız içinde güvenli ve huzurlu yaşamamızı tehdit eden doğal veya beşeri tüm tehditlerin bertaraf edilebilmesi için en önemli husustur. Kamu maliyesi, sadece kamu gelirlerinin elde edilmesini değil aynı zamanda elde edilen gelirlerin kamu ihtiyaçlarına nasıl ve ne kadar harcandığını, varsa açıkların nasıl karşılanacağını da kapsar. Kısaca kamu maliyesi hepimizin ortak ekonomisi demektir. Bu nedenle, öncelikle, devletimizin mali bakımdan nasıl güçleneceğine ve bunların nasıl hizmete dönüştürüleceğine de odaklanmamız gerekir.
Depremin barınma sorunlarından başka sorunlara da sebep olabileceğini akıldan çıkarmamak gerekir. Depreme hazırlığı, sadece bina inşaatına indirgemenin ne kadar eksik olduğunu 24 yıl içerisinde görme durumunda kaldık. Şehirlerimizi dengesiz bir şekilde büyümesine temel sebeplerin ekonomik aktivitelerin belli yerlerde toplanması ve tarım politikasındaki yanlışlıklar nedeniyle kırsal ekonominin zayıflaması olduğunu göz önüne almak gerekir. Şehirlerde yaşamaya talebin artması altyapı hizmetlerini zorlaştırdığı gibi, ekonomik aktivitesi yoğun bölgelerde oluşan rantlardan faydalanmak isteyen aşırı serbest piyasa aktörlerinin kuralları ve genel politikaları umursamadan yapı üretmesine sebep olmaktadır. Çarpık ve kontrolsüz şehirleşmenin, depremin yıkıcı etkilerinin büyümesinin en önemli sebebi olduğu herkes tarafından kabul edilmektedir.
Coğrafyamız, ekonomik güvenliği ve barınma ihtiyacını sağlamak üzere yeterli ve elverişlidir. Deprem sonrasında oluşturulacak yeni yerleşimlerin ekonomik açıdan sürdürülebilirliği sağlayacak şekilde kalabalık şehirlerin nüfusunu ve bina stokunu seyreltecek şekilde uzak yerlerde oluşturulması gerekir. Vatandaşın tarımsal üretim de yapabileceği kendi topraklarından uzaklaşmasını gerektirir ekonomik sebepleri ortadan kaldırmak ve lojistik bağlantıları da buna göre tasarlamak gerekir.
Ülkemiz ve milletimiz bu felaketi atlatacaktır. Bu gibi felaketlerle daha ileride de karşılaşacağız. Önemli olan, felaketi engellemek değil, felaketlere hazırlıklı olmak, en az hasarla çıkmak ve en kısa sürede yaraları sarabilmektedir.