Kategori: Akademik

Vergi Mahremiyetini İhlal Suçunun Cezalandırılmasına Kişisel Verilerin Korunması Hakkının Etkisi

Vergi Mahremiyetini İhlal Suçunun Cezalandırılmasına Kişisel Verilerin Korunması Hakkının Etkisi

Vergilendirme işlemleri nedeniyle elde edilen verilerin, yetkisi olmayanların eline geçmemesi ve mükellefin vergi mahremiyetinin korunması için vergilendirme işlemleriyle uğraşanların verileri başkalarına vermeleri, kendileri veya başkaları yararına kullanmaları yasaklanmış ve buna aykırı eylemleri Vergi Usul Kanunu’nda suç olarak tanımlanmıştır. Gerçek kişi vergi mükellefleri açısından vergi mahremiyeti kapsamındaki bilgiler aynı zamanda kişisel veri mahiyetinde olduğundan gerçek kişi vergi mükellefleri aleyhine işlenen eylemler bir yandan vergi mahremiyetini ihlal suçu teşkil ederken diğer taraftan kişisel verileri hukuka aykırı verme suçu kapsamına da girmektedir. Bu durum tüzel kişi vergi mükellefleri aleyhine vergi mahremiyeti ihlali suçunun cezalandırılması ile gerçek kişi vergi mükellefi aleyhine vergi mahremiyeti suçunun cezalandırmasını, gerçek kişilere ait kişisel verilerin korunması hakkı nedeniyle değiştirmektedir.

Tarım Sektörünün Sorunlarının Çözümünde Elektronik Ürün Senedinin Kullanımı ve Sağlanan Vergi Teşvik Unsurlarının Etkisi, Fındık Piyasası ELÜS Kullanımı

Tarım Sektörünün Sorunlarının Çözümünde Elektronik Ürün Senedinin Kullanımı ve Sağlanan Vergi Teşvik Unsurlarının Etkisi, Fındık Piyasası ELÜS Kullanımı

Ülkemiz farklı iklim koşulları ve coğrafi özellikleri sayesinde birçok tarım ürününün yetiştirilebildiği ve hayvancılığın yapılabildiği bir ortama sahiptir. Yeterli sanayi üretimi olmayan genç cumhuriyetin vatandaşlarının ağırlıklı olarak geçim kaynağı tarım ve hayvancılık olmuştur. Ülkemizin sanayileşmesinin ilk hedef sektörü de tarım alanında üretimin artırılması için gerekli alet ve ekipmanların üretilmesi olmuştur. Sanayileşmenin artmasıyla köylerden şehirlere göçler artmış ve özellikle genç nüfusun köylerden ayrılmasıyla tarım iş gücünde önemli kayıplar ortaya çıkmıştır. Şehre göç edenlerin konut ihtiyacı şehir çevresindeki tarım alanlarının daralmasına sebep olmuştur. Şehir nüfusunun artmasıyla oluşan tüketim talebi, istihdam ihtiyaçları da sanayi tesislerinin şehre yakın tarım arazilerinin üzerine kurulmasına sebep olmuştur. Bir yandan artan nüfusa karşı yeterince artırılamayan tarım üretimi tarımsal girdilerin de ithaline sebep olmaya başlamıştır. Tarımsal üretim faaliyetinde çalışan nüfusun ortalama yaşının yükselmesi, özellikle miras yoluyla tarım arazilerinin küçülmesi, bir gün köye dönüleceği düşüncesi ile şehirleşen nüfusun tarım üretiminde bulunmamasına rağmen tarım arazilerini işletmeksizin elinde bulundurması, modern tarım tekniklerinin uygulanamaması, motorlu tarım araçlarının işletme büyüklükleri itibariyle sahipliğinin rasyonel olmaması, pazarlama olanaklarının kısıtlılığı, potansiyel pazara erişme amacıyla aracı kullanma gereklilikleri gibi birçok teknik, sosyal, ekonomik, yapısal ve hukuki sorunlar tarım sektöründe sorunları bütünlükçü olarak çözmeyi zorunlu kılmaktadır. Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu ile lisanslı depolar kurulmuş ve önemli devlet destekleri sağlanmıştır. Getirilen yeni çözüm önerilerinin sorunları çözmedeki etkinliklerinin tespit edilmesi, doğru uygulamaların güçlendirilmesi, verimsiz olanların ise düzeltilmesi için önemlidir. Bu çalışma ile lisanslı depolar ile amaçlanan hedeflere ulaşmada etkinliğin Türkiye Ürün İhtisas Borsasında işlem gören elektronik ürün senedi verileri kullanılarak değerlendirilmesi yapılmaktadır.    

Kamu ve Özel Alacakların Hacze İştiraki ve Sıra Cetvelinin Hazırlanması

Kamu ve Özel Alacakların Hacze İştiraki ve Sıra Cetvelinin Hazırlanması

Borçlunun malvarlıkları üzerinde birden fazla alacaklının haciz talebinin bulunması ve nakde çevrilen malvarlıklarının alacaklılar arasında paylaştırılabilmesi için öncelikle sıra cetveli hazırlanması gerekmektedir. Sıra cetvelinin hazırlanmasında alacakların rehinli, imtiyazlı, rüçhanlı veya kamu alacağı olup olmaması, borçlunun iflas durumunda bulunup bulunmaması sıra cetvelini etkilemektedir. Birinci sıradaki hacze konu alacağın kamu alacağı olması veya özel hukuk ilişkisinden kaynaklanıp kaynaklanmadığı sıra cetvelini etkileyen diğer önemli bir husustur. Haczedilen menkul veya gayrimenkulün nakde çevrilmesini yapacak tahsil dairesinin neresi olduğu da uygulamaları farklılaştırabilmektedir. Sadece kamu alacaklarının bulunması halinde Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri, sadece özel hukuk ilişkisinden kaynaklanan alacakların bulunması halinde ise İcra ve İflas Kanunu hükümleri uygulanmakta ve çoğunlukla bir sorun çıkmamaktadır. Ancak kamu alacakları ile özel hukuk ilişkisinden kaynaklanan alacaklar için aynı varlık üzerinden haciz uygulanması halinde birbirine istisnalar getiren iki kanunun birlikte uygulanmak durumunda kalınması sıra cetvelini oluşturmada karışıklıklara neden olabilmektedir. Bu çalışmada her iki tahsilat kanununun birbirine uyguladığı istisnalar farklı varyasyonlar üzerinden ortaya konulacaktır.